Ne zor iş bunlar

Ya aşkım bir de bohçaydı sandıktı koştur dur şimdi. Neyse ki bohça için gerekli bir çok malzeme evde varmış. Sağolsun anacığım yapmış zamanında stok. Küçük de olsa bir ümidi varmış sanırım evleneceğimden 🙂 Kısmet olursa yarın çıkıp yüzük, set, pırlanta vs alacağız. Bakalım daha ne tatlı yorgunluklar bekliyor bizi.

Şaka bir yana da maymuna döndüm bir hayli. Beynim durdu resmen. Yapılacak o kadar çok işim var ki. Kaç gündür elimi sitelere süremiyorum. Şimdi kalan zamanı bir iki yazı yazarak değerlendireceğim ki kendimi yarın daha iyi ve işin içinde hissedeyim.

Seni çok seviyorum biricik eşim.

Manyak aşığım.

🙂

Yoruldum mu ne

Ya aşkım bir gezdik bir gezdik. Yeğenim İbrahim Paşa ile İstanbul’un altını üstüne getirdik. Önce düğüne gitmek üzere tramwaya bindik. Fakat oldukça erken çıktığımız ve düğün salonu Sultanahmet’e yakın olduğu için tarihi mekanları gezelim dedik. Ayasofya’nın ilk olarak klise olduğunu bilmiyormuş bizim ufaklık. Neyse ki zamanında Fetih 1453 filmini izletmiştim. Öğrettim. Ardından nikah salonu falan derken sinemaya doğru yola çıktık.

Bir ara biyoloji dersine daldık. Kendisine alyuvar ve akyuvarları da unutamayacağı şekilde öğrettim. Eş anlamlıları geçen yıldan öğrendikleri için önce al-yuvar olarak ayırıp al ne demek diye sordum. Kırmızı dedi. Alyuvarlar kanımıza kırmızı rengi verir dedim. Ayrıca oksijen de taşır. Peki ak ne demekti? Beyaz. Peki beyaz önlük giyen bir meslek söyle bakalım dedim. Önce subay dedi. Sonra doktor. (Rana olsa direk aşçı derdi. Garibim aklı fikri yemekte.) İbrahim doktorlar ne yaparlar dedim. Bizi iyileştirirler dedi. İşte akyuvarlarda tıpkı doktorlar gibi bizi iyileştirirler dedim.

Anlayacağın oldukça bilgi verici bir gün geçirdik. Bol bol yürüdük ve Spiderman filmini izleyerek döndük. Filmi izlerken senin 3D gözlüklerinin altında uyuyakalmış halin aklıma geldi. Tabi o ana kadar aklıma gelen ve genellikle bir önceki gün isteme faslından kalan sahnelerden oluşan binlerce anıdan biriydi bu. Allah’ım ne kadar seviyorum ben bu kızı diye iç geçirdim. Bak yine geçirdim. Allah’ım ben ne kadar çok seviyorum bu kızı. 🙂

Tatlı rüyalar sevgilim. Seni çok seviyorum.

Müstakbel eşin…

Aşkım orda mısın?

Uzun zamandır ne yazıyor ne şarkı paylaşıyorum farkında mısın? Sence neden?

Aslında biraz kasıtlı bu hareketim. Çünkü burayı unutturmak istiyorum sana. Çünkü bir gün, canın çok sıkkınken, tam da senden uzaklaştığımı düşünmüşken sana “Aşkım sitemizi açar mısın?” diyeceğim. Sen, kendimi affettirmek adına sitede bir şeyler paylaştığımı düşünüp belki açmak dahi istemeyeceksin. Fakat bugünden itibaren, o korkunç hisler yüreğine düşene değin ben her gün burada hiç değilse bir cümle bir şeyler yazacağım. Çünkü 22 Aralık’tan itibaren her gün çoğaldığı gibi, bugünden “o” güne kadar hep çoğalacak aşkım. Kimi zaman yoğun, kimi zaman yorgun olacağım belki. Belki hak ettiğin mutluluk için çabalayamayacak kadar dalgın olacağım işe güce. Fakat yine de her gün, hiç değilse bir özür cümlesi yazacağım ki bana yüz çevirmene ne sebep olduysa bunu sana olan hislerimden bir damla dahi azalma olarak algılama. Çünkü sana olan hislerimde en ufak bir azalma dahi olduğunu hissetmen benim kalbimi paramparça ediyor. Çünkü, kalbim, keskin bir satırla değil, küskün bir satır cümleyle un ufak olacak kadar seninle dolu. Çünkü sevgilim.. ÇOK SEVİYORUM SENİ

Müstakbel Eşinden 🙂

Ay Şarkısı

“The Moon Song”
“Ay Şarkısı”

I’m lying on the moon
Ay’ın üzerinde uzanıyorum
My dear, I’ll be there soon
Sevgilim, yakında orada olacağım
It’s a quiet starry place
Burası sakin, bol yıldızlı bir yer
Time’s we’re swallowed up
Tükettiğimiz zamanlar
In space we’re here a million miles away
Uzayda, buradayız milyonlarca kilometre uzakta

There’s things I wish I knew
Keşke bilsem dediğim şeyler var
There’s no thing I keep from you
Senden geriye sakladığım hiçbir şey yok
It’s a dark and shiny place
Burası karanlık ve parlak bir yer
But with you my dear
Ama seninle bir tanem
I’m safe and we’re a million miles away
Güvendeyim ve milyonlarca kilometre uzaktayız

We’re lying on the moon
Ay’ın üzerinde uzanıyoruz
It’s a perfect afternoon
Kusursuz bir öğlen
Your shadow follows me all day
Gölgen beni sürekli takip ediyor
Making sure that I’m okay and
İyi miyim öğrenmek için ve
We’re a million miles away
Biz milyonlarca kilometre uzaktayız

yağmur ve gözyaşları

Sevgilim Beğenir de Ben Paylaşmaz mıyım 🙂

Rain and Tears
Yağmur ve Gözyaşları

rain and tears are the same
Yağmur ve gözyaşları ikisi de aynı

but in the sun you’ve got to play the game
Fakat güneşte oyun oynamalısın

when you cry in winter time
Kışın ağladığında

you can pretend
rol yapabilirsin

it’s nothing but the rain
bu yağmurdan başka bir şey değil

How many times I’ve seen tears running from your blue eyes
Kaç kez mavi gözlerinden süzülen gözyaşlarını gördüm.

Rain and tears are the same
Yağmur ve gözyaşı, ikisi de aynı

but in the sun you’ve got to play the game
Fakat güneşli günde oynamalısın

Give me an answer Love
Bana bir cevap ver Aşk

I need an answer Love
Cevabına ihtiyacım var Aşk

Rain and tears in the sun
Güneşli günde yağmur ve gözyaşları

but in your heart you feel the rainbow waves
fakat gökkuşağı dalgalarını kalbinde hissedersin

Rain or tears both are shown
Yağmur ve gözyaşları , her ikisi de gösterilir

for in my heart there’ll never be a sun
Kalbimde asla bir güneş olmayacağı için

rain and tears are the same
yağmur ve gözyaşları aynı

but in the sun you’ve got to play the game
Fakat sen güneşli günde oyun oynarsın