ninni

ee ee ee ee
ee ee ee ee
ee ee ee ee
uyu

Çok üzgünüm bu şarkıyı yazdığım için
Asgariymiş bazı şeyler gel de geçin
Biliyorum tüm bu sözler tam bir delilik
Bir gemiyi suya gömer bazen delik

ee ee ee ee
ee ee ee ee
ee ee ee ee
uyu

Bu akşam da tam yanında olmalıydım
Üzülmezdim sanmıştın bak yanıldın
Üzülme sen, biraz fazla hassas kocan
Bundan sonra bu konuda özenli davran

ee ee ee ee
ee ee ee ee
ee ee ee ee
uyu

Aşkım Yağmur, çok seviyom inan seni
İstemezdim bir an bile üzülmeni
İçime attım….. içime attım
İçime attım….. ben yattım…

Geceki ruh halimi ne yazsam da anlatsam derken gitarı buldum elimde sevgilim. Salakça bir şarkı, hatta tepkimi bir şarkıyla göstermek dahi salaklığın dibi ama ben de böyle biriyim işte. Her an yanında olmak isteyen, en azından olmama sebebini bilmek isteyen biri… Umarım üzmedim seni ne sözlerim ne de bu şarkıyla..

Tatlı rüyalar biricik eşim. Seni çok seviyorum.

Seni Çok Seviyorummmmm

Sevgilim. Öyle çok seviyorum ki seni. Ara ara işlere güçlere yoğunlaştığım için buraları ihmal ediyorum. Sadece burayı değil seni de ihmal ediyorum gibi geliyor bazen. Bugün uzun zamandır ilk kez sesin olmadan uyandım. Korkunç bir his doğrusu. Senin olmadığın bir dünyaya gözlerimi açtığımı düşünmek bile korkutuyor beni. Seni çok seviyorum. Sen benim herşeyimsin…

Ne zor iş bunlar

Ya aşkım bir de bohçaydı sandıktı koştur dur şimdi. Neyse ki bohça için gerekli bir çok malzeme evde varmış. Sağolsun anacığım yapmış zamanında stok. Küçük de olsa bir ümidi varmış sanırım evleneceğimden 🙂 Kısmet olursa yarın çıkıp yüzük, set, pırlanta vs alacağız. Bakalım daha ne tatlı yorgunluklar bekliyor bizi.

Şaka bir yana da maymuna döndüm bir hayli. Beynim durdu resmen. Yapılacak o kadar çok işim var ki. Kaç gündür elimi sitelere süremiyorum. Şimdi kalan zamanı bir iki yazı yazarak değerlendireceğim ki kendimi yarın daha iyi ve işin içinde hissedeyim.

Seni çok seviyorum biricik eşim.

Manyak aşığım.

🙂

Yoruldum mu ne

Ya aşkım bir gezdik bir gezdik. Yeğenim İbrahim Paşa ile İstanbul’un altını üstüne getirdik. Önce düğüne gitmek üzere tramwaya bindik. Fakat oldukça erken çıktığımız ve düğün salonu Sultanahmet’e yakın olduğu için tarihi mekanları gezelim dedik. Ayasofya’nın ilk olarak klise olduğunu bilmiyormuş bizim ufaklık. Neyse ki zamanında Fetih 1453 filmini izletmiştim. Öğrettim. Ardından nikah salonu falan derken sinemaya doğru yola çıktık.

Bir ara biyoloji dersine daldık. Kendisine alyuvar ve akyuvarları da unutamayacağı şekilde öğrettim. Eş anlamlıları geçen yıldan öğrendikleri için önce al-yuvar olarak ayırıp al ne demek diye sordum. Kırmızı dedi. Alyuvarlar kanımıza kırmızı rengi verir dedim. Ayrıca oksijen de taşır. Peki ak ne demekti? Beyaz. Peki beyaz önlük giyen bir meslek söyle bakalım dedim. Önce subay dedi. Sonra doktor. (Rana olsa direk aşçı derdi. Garibim aklı fikri yemekte.) İbrahim doktorlar ne yaparlar dedim. Bizi iyileştirirler dedi. İşte akyuvarlarda tıpkı doktorlar gibi bizi iyileştirirler dedim.

Anlayacağın oldukça bilgi verici bir gün geçirdik. Bol bol yürüdük ve Spiderman filmini izleyerek döndük. Filmi izlerken senin 3D gözlüklerinin altında uyuyakalmış halin aklıma geldi. Tabi o ana kadar aklıma gelen ve genellikle bir önceki gün isteme faslından kalan sahnelerden oluşan binlerce anıdan biriydi bu. Allah’ım ne kadar seviyorum ben bu kızı diye iç geçirdim. Bak yine geçirdim. Allah’ım ben ne kadar çok seviyorum bu kızı. 🙂

Tatlı rüyalar sevgilim. Seni çok seviyorum.

Müstakbel eşin…

Aşkım orda mısın?

Uzun zamandır ne yazıyor ne şarkı paylaşıyorum farkında mısın? Sence neden?

Aslında biraz kasıtlı bu hareketim. Çünkü burayı unutturmak istiyorum sana. Çünkü bir gün, canın çok sıkkınken, tam da senden uzaklaştığımı düşünmüşken sana “Aşkım sitemizi açar mısın?” diyeceğim. Sen, kendimi affettirmek adına sitede bir şeyler paylaştığımı düşünüp belki açmak dahi istemeyeceksin. Fakat bugünden itibaren, o korkunç hisler yüreğine düşene değin ben her gün burada hiç değilse bir cümle bir şeyler yazacağım. Çünkü 22 Aralık’tan itibaren her gün çoğaldığı gibi, bugünden “o” güne kadar hep çoğalacak aşkım. Kimi zaman yoğun, kimi zaman yorgun olacağım belki. Belki hak ettiğin mutluluk için çabalayamayacak kadar dalgın olacağım işe güce. Fakat yine de her gün, hiç değilse bir özür cümlesi yazacağım ki bana yüz çevirmene ne sebep olduysa bunu sana olan hislerimden bir damla dahi azalma olarak algılama. Çünkü sana olan hislerimde en ufak bir azalma dahi olduğunu hissetmen benim kalbimi paramparça ediyor. Çünkü, kalbim, keskin bir satırla değil, küskün bir satır cümleyle un ufak olacak kadar seninle dolu. Çünkü sevgilim.. ÇOK SEVİYORUM SENİ

Müstakbel Eşinden 🙂