Sahi, hic konuştuk mu seninle
Kırmızı çatılarından, evlerin.
Gri su oluklarının
Hikayesini anlattım mı ya da?
Ellerinde yeşil bayraklarla
Ben buradayım diyordu
Oysa ağaçlar…
Ve kuşlar
İyi bir prodüktör bekliyordu
Belgesel soğukluğundan
Uzaklaştırabilmek için
Şarkılarını
Biraz daha dikkatli baksam
Görebilirdim ağaçların el sallayışını
Gökyüzünün denizle kucaklaşmasını
Belki daha önce farkederdim
Kırmızı çatıların, gri su oluklarının
Yağmuru
Vatan hasreti çeken toprak kadar
Çok özlediğini..
Sahi, hiç anlatmadım değil mi
Aşk bağımlısı kelimelerin
Devrik cümlelerini..
Fakat umrumda değildi
Renklerin sessiz bekleyişi
Ya da kuşların renksiz sesleri
Yağmur’u özlemiştim ben
Toprak gibi…
Ona benzemesem de
Kırmızı bir çatı olabilirdim
Ya da gri plastikten bir oluk yapardım
Kendimi…
Umrumda değildi
Yanaklarına gönül kaptırmış
Bülbülün çilesi,
Dudaklarıma düşman bir kuşun
Umutsuz bekleyişi,
ve aşktan bir kafeste beslediği
Özgürlük hevesi umrumda değildi
Ben Yağmur’u özlemiştim
Gözlerini yumup
Kulaklarını tıkayıp
Bağıran yalın ayak çocuklar gibi saf
Bir şiirin daha katili olacak kadar, tuhaf
Ben Yağmur’u özledim….